İş hukukunun tanımı, belirli bir toplumda bir arada yaşayan bireylerin çalışma ilişkilerini düzene koyan, uymak zorunda olduğu kuralların tamamıdır. İş hukuku yeryüzünde bulunan bütün iş ilişkilerini kapsamamaktadır.
İş Hukukunun Düzenleyebildiği Çalışma İlişkilerinin Nitelikleri
Kurallar çerçevesine düzenlenen bir çalışma ilişkisinin hizmet akdine dayandırılması gerekmektedir.
- Bu hizmet akdinin tarafları işveren ve çalışandır.
- Hizmet akdiyle birlikte çalışan yani işçi işverene artık bağımlı bir konuma ulaşır. Bu bağımlı konumla birlikte ekonomik ve hukuki bağımlılıkta geçerlilik kazanmıştır.
- Kendi adına ya da hesabına çalışan bireyler, esnaflar ve serbest meslek çalışanları bu hizmet akdinin dışında kalmaktadır.
- Statü hukukunun geçerli olduğu devlet dairelerinde görev alan memurların da iş ilişkileri iş hukuku tarafından düzenlenmez.
- İdare hukuku tarafından düzenlenmektedir.
- İş Hukukunun Konuları
- İş hukuku üç konu şeklinde ele alınmaktadır.
- Bireysel (Ferdi) İlişkiler
- İşveren ve çalışan bireyler arasındaki bireysel anlamda çalışma ilişkilerini düzene koyan kurallar, iş hukukunun ferdi ilişkiler konusunu oluşturmaktadır. Mesela çalışma ilişkisinin oluşturulması ya da bu ilişkinin sonlanması ferdi ilişkiler kapmasına dahil edilmektedir.
Toplu (Kollektif) İlişkiler
Çalışan bireylerin, işverenlerin, bunlara ek olarak sendikaların daimi olarak birbirleri ve devletle kurdukları ilişkilerin bütünüdür. Çalışanlarınve işverenlerin sendikalara üye olması ya da üyelikten çıkması, grev ve polatlar, toplu anlamda iş uyuşmazlıkları kollektif iş ilişkilerinin başında yer almaktadır.
Sosyal Güvenlik Hukuku
Toplumun temel taşlarından biri olan bireylerin sosyal yardımlar, sosyal hizmetler gibi kurumlarla kurduğu ilişkileri düzene koyan bir hukuktur. Bu topraklar üzerinde yaşayan her birey, hayatları boyunca karşılaşacakları bütün olumsuzluklara karşı sosyal güvenlik birimleri tarafından korunmaktadır.
İş Hukukunun Sahip Olduğu Temel İlkeler
İş hukukunun iki adet temel ilkesi bulunmaktadır. Bu ilkeler ile çalışma ilişkilerinde herhangi bir sebepten oluşacak ayrımlar engellenmek amaçlanmıştır. Çalışan birey sahip olduğu cinsiyet nedeniyle ayrıma tabi tutulmamalıdır, yada gebe olduğu için hizmet akdine son verilmemelidir. Mevzuatta yer alan ücretten daha düşük bir ücret verilmemelidir. Bunun gibi olumsuzlukların önüne geçmek için iş hukukunun benimsemiş olduğu iki temel ilke söz konusu olmaktadır.
İşçinin Korunması İlkesi
Geçim kaygısıyla sürekli çalışan işçileri ve sahip olduğu hakları korumak için oluşturulan bir hulul dalıdır. Ekonomik anlamda işveren karşısında daha zayıf olan çalışan kesimi her daim korumak ve bu ikisi arasında eşitliği sağlamak şarttır. Bu eşitlikte işçinin ve haklarının korunması ile gerçekleşmektedir. Çalışanın korunması kapsamında oluşturulan kurallar devlet yararını zedelemeyecek şekilde oluşturulursa hiç bir zaman sıkıntı çıkmamaktadır.
İşçi Yararına Yorum İlkesi
Eğer mevzuatta yer alan ve yeterince açık olmayan bur hüküm varsa, bu hükmün yorumlanması gerekiyorsa burada işçinin yararına yorum yapılarak karar verilir. Açık olan hükümler ve kanuna aykırı olan maddeler işçinin yararına olacak şekilde yorumlanmamaktadır.
İş Hukukunun Hukuk İçindeki Yeri
Çalışma ilişkilerinin, özel hukuk dallarından biti olan borçlar hukukunun kuralları çerçevesinde düzenlenmesi iş hukukunun ilk başlarda özel hukuk alanında kabul görmesine sebebiyet vermiştir. İş hukukunun en temel varlığı insandır. İnsan olmasa çalışma ilişkisi kurulamaz ve böyle bir dalda olmaz. Bu yüzden bireylerin çalışması, istihdama katılması ve topluma yararlı olması bu noktada çok önemlidir.
Bu nedenle çalışma ilişkileri ile ilgilenen hukuk kuralları, kişisel yarardan çok toplum yararını gütmektedir. Zaman içinde böyle düşünülerek iş hukuku artık kamu hukukunun alt dallarından biri olarak görülmeye başlanmıştır. Zaten kolektif iş ilişkileri de artık bu fikri destekler niteliktedir.