Şufa Hakkı Davası

Şufa Hakkı Davası
24.01.2021
1.629

Şufa hakkı davası, bir mülk üzerinde paydaşların payını herhangi bir üçüncü kişiye satması halinde bu paydaşlardan birinin de satılan payı almasına tanınan bir haktır. Bu hak ancak paydaşlardan birinin dava yoluna gitmesiyle kazanılır. Ayrıca paydaşların pay üzerindeki sahip oldukları oran şufa hakkı yani önalım hakkını etkilememektedir. paydaşlar pay değerine bakılmaksızın önalım hakkında eşit olurlar. Şufa hakkı davası paydaşlar tarafından açılabilir.

Noter huzurunda yapılacak olan satışı paydaşlar diğer pay sahiplerine bildirmek gibi zorunlulukları vardır. Tüm paydaşlara kanunun öngördüğü şekilde önalım hakkı tanınmaktadır. Dolayısıyla paydaşlardan birinin bu hakkını kullanabilmesi için ayrıca yapılacak olan bir sözleşmeye gereksinimi olmamaktadır.

Şufa Hakkını Kimler Kullanabilir?

Şufa hakkını bir mülkiyet üzerinde hak sahibi olan paydaşların payını tamamen ya da kısmen 3. bir kişiye satmış olması halinde diğer paydaşlar bu hakkı kullanabilirler. Türk Medeni Kanunu’nun 732. maddesinde bu hakkı kimlerin kullanabileceği düzenlenmiştir. Aynı zamanda Şufa hakkı ya da bilinen diğer ismiyle önalım hakkı yenilik doğuran bir hak olmaktadır.

Şufa Hakkından Vazgeçilebilir Mi?

Şufa hakkı ya da bilinen diğer ismiyle önalım hakkından, elbette paydaşlardan birinin bu haktan feragat etmesi mümkündür. Fakat bu doğrultuda kanunun öngörmüş olduğu şartlar vardır. Ancak bu şartların gerçekleşmesi halinde bu haktan vazgeçilebilir. Dolayısıyla noterde yapılacak olan satıştan vazgeçen paydaş bu durumu önceden feragat ettiğine dair resmi belgeyi tapuya vermek zorundadır. Ancak bu resmi belgenin tapuya şerh edilmesiyle bu feragat hakkı kullanılabilir.

Şufa Hakkı Davası

Şufa Hakkı Davası

Şufa Hakkı Hangi Hallerde Kullanılamamaktadır?

Önalım hakkı, bir mülkiyet üzerindeki payın paydaşlar arasında satılıp pay edilmesiyle önalım hakkı kullanılamamaktadır.

Ayrıca:

  • Payın bağışlanması halinde
  • Paydaşlar arasında fiili olarak paylaşım yapılmışsa
  • Trampa ve takas varsa
  • Ölüme bağlı olan tasarruf
  • Şirkete sermaye olarak pay konulmuş ise
  • Satışta hile, gabin ve yanılma hallerinde
  • İcra kanalıyla yapılan satışlarda
  • Tüm paydaşlar anlaşıp payını 3. kişiye devretmişse

Bu gibi durumlarda önalım hakkından söz etmek doğru olmaz. Dolayısıyla bir mülk üzerinde şufa hakkının oluşması için paydaşların var olan payını dışarıdan 3. bir kişiye satışını yapması gerekir. Bunun üzerine paydaşlardan birinin de satılan payı almak istemesinde tanınan öncelik hakkı doğar.

Şufa Davası Ne Zaman Açılır Ve Dava Ne Kadar Sürer?

Şufa hakkı davası açılma süresi Türk Medeni Kanunu’nun 733. maddesinde belirtilmiştir. Var olan satışın hak sahibine bildirildiği tarihten 3 ay sonra veya satışın üzerinden 2 yıl geçmesiyle dava açılabilmektedir. Fakat bu önalım hakkının düşmesi süresinin başlayabilmesi için alıcı ve satıcının resmi şekilde noter aracılığıyla diğer paydaşlara bildirmesi zorunludur.

Bu dava açıldıktan sonra bilindiği üzere adli tatiller, mahkemelerin iş yoğunluğu, gerekli delillerin toplanma aşaması ve birtakım farklı sebeplerden dolayı dava uzayabilir. Dava açılmasından sonra gerekli incelemeler yapıldıktan sonra ve delillerin toplanması sonucunda net karara ulaşılır. Dava gününün beyan edilmesi ve ilgili kişilere bildirilmesi gibi durumlar sonucunda ortalama şufa hakkı davası 1 ya da 2 yıl sürebilmektedir.

Şufa Davasında Tanık Dinlenir Mi?

Şufa davasında tanık var ise eğer ki mahkeme dilekçesinde delil olarak tanık ismi verilmişse elbette tanık dinlenecektir. Tanık olan kişi mahkeme huzuruna çıkarak tüm bildiklerini mahkeme huzurunda beyan edecek ve gerekli tüm deliler toplandıktan sonra net karara varılacaktır.

Önalım hakkı aynı zamanda tapuya şerh edilme gününden sonraki tarihten itibaren 10 yılsonunda geçerliliğini kaybetmektedir. Yasal olarak kazanılan önalım hakkıysa 2 yıl sonra kişiye düşmektedir.

 

 

 

 

 

Ziyaretçi Yorumları

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

Önemli Not: Sitede yer alan makalelerde yer alan bilgilerin doğrudan doğruya kişiler tarafından kullanılması sakıncalıdır. Bilgi, ipucu ve Yargıtay kararlarına ilişkin anlatımlar sadece tavsiye niteliğinde olup işbu anlatımlara dayanarak davaların asaleten takip edilmesi kesinlikle . İster ceza ister özel; hukukun her alanında olursa olsun davalarınızı alanında uzman ve tecrübeli bir avukat ile takip etmenizi öneririz. Avukatlık hizmetinin bir güven ilişkisi içermesi nedeniyle gerekli değerlendirmeyi bizzat kendiniz yapıp, sağda solda yazan "İzmir'in en iyi avukatı" gibi emarelere itibar etmeyiniz.