Asliye Ticaret Mahkemesi Yargılama Usulü

Asliye Ticaret Mahkemesi Yargılama Usulü
01.11.2020
4.185

Türk yargı sisteminde hukuk mahkemelerinde görevli iki mahkeme vardır. Bunlar asliye hukuk mahkemeleri ve sulh hukuk mahkemeleridir. Bunlardan asliye hukuk mahkemeleri genel görevli mahkemelerdir. Yani esasen hukuk davaları bu mahkemelerde görülür. Ancak kanunlarda belirtilen konularla ilgili davalarda sulh hukuk mahkemeleri görevlidir. Asliye ticaret mahkemeleri ticari davalara bakmak üzere kurulmuş özel mahkemelerdir. Bu nedenle asliye ticaret mahkemesi yargılama usulü asliye hukuk mahkemelerine benzemekle beraber kendine has uygulamalar da söz konusudur.

Asliye Ticaret Mahkemelerinin Görev Alanına Giren İşler

Asliye ticaret mahkemeleri şu işlere bakar:

  • Her iki tarafın tacir olduğu, ticari işletmelerden kaynaklanan davalar kanunen ticari dava sayılır. Ticari davalara bakmakla görevli davalar da asliye ticaret mahkemeleridir.
  • Bir ticari işletme ile ilgili olan çekişmesiz yargı işlerine de asliye ticaret mahkemeleri bakar.
  • Tarafların tacir olup olmaması önem teşkil etmeksizin 6102 sayılı Ticaret Kanununa göre ticari iş sayılan konularla ilgili davalara da asliye ticaret mahkemeleri bakar.

Asliye Ticaret Mahkemelerinde Uygulanan Yargılama Usulü Nedir?

Asliye ticaret mahkemelerinde esas olan yargılama usulü asliye hukuk mahkemelerinde olduğu gibi yazılı yargılama usulüdür. Ancak kanunda belirtilen hallerde basit yargılama usulü uygulanır.

Bu haller şunlardır:

  • Asliye ticaret mahkemelerinde görülen miktar ve değeri 100 bin Türk Lirasını geçmeyen davalarda 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri kanunu gereğince basit yargılama usulü uygulanır.
  • Türk Ticaret Kanunun 1521. maddesi gereğince,
  • Ticaret şirketlerinde,
  • Ortakların ya da pay sahiplerinin şirketle ya da birbirleriyle şirket ortaklığından yahut pay sahipliğinden kaynaklanan davalarda
  • Şirketin yönetim kurulu üyeleri, müdürleri, yöneticileri, tasfiye memurları ya da denetçilerine yönelik açılan davalarda kanun gereği basit yargılama usulü uygulanır.”

    Asliye Ticaret Mahkemesi Yargılama Usulü

    Asliye Ticaret Mahkemesi Yargılama Usulü

Asliye Ticaret Mahkemelerinde Yargılama Aşamaları          

Davanın açılması: Kanuna göre asliye ticaret mahkemelerinde görülen bir uyuşmazlık için hazırlanan dava dilekçesinin gerekli harçlar yatırıldıktan sonra tevzi bürolarına verilmesi ile dava açılmış sayılır. Davanın asil ya da vekil tarafından açılması mümkündür. Dilekçe davalı sayısından bir fazla olarak tevzi bürosuna teslim edilir. Bunlardan bir tanesi mahkemede kalır, diğerleri davalılara usulüne göre tebliğ edilir.

Dava dilekçesini alan davalı, onbeş günlük süre içinde cevap dilekçesi verebilir. Cevap dilekçesi süresinde mahkemeye sunulursa mahkeme davacıya dilekçeyi tebliğ eder. Davacı yine tebliğden itibaren başlayan onbeş günlük süre içinde cevaba cevap dilekçesi verebilir. Son olarak davalı taraf da cevaba cevap dilekçesine cevap verebilir. Her dilekçenin süresi tebliğden itibaren onbeş gündür ancak mahkemeden ek süre istenmesi mümkündür.

Cevap dilekçesinde iki husus için itirazda bulunulmazsa artık dava süresince bir daha bulunulamaz. Bunlar kesin yetki itirazı ve tahkim yoluna gidilmesi gerektiği yönündeki itirazdır.

Ön inceleme duruşmasının yapılması: Karşılıklı olarak ikişer dilekçe hakkının kullanılmasından sonra mahkeme ön inceleme duruşması için gün verir. Duruşmada tarafların sulh olup olmadıkları sorulur. Olumsuz cevap alınırsa davanın süreci belirlenir. Taraflara delillerini sunmaları için onbeş gün süre verilir. Taraflar bu süre içinde delillerini bildirir, kendi uhdelerinde olmayan deliller hakkında mahkemeye bilgi vererek ilgili yerlere müzekkere yazılarak istenilmesini talep ederler.

Asliye ticaret mahkemelerinde hakim delilleri kendiliğinden araştırmaz. Talep edilmesi gerekir. Bu nedenle taraflara ve avukatlarına önemli bir sorumluluk yüklenmiş olur. taraflar ellerindeki bilgi ve belgeleri mahkemeye delil olarak sunar. Bir tarafın karşı tarafın uhdesinde olan belgeleri delil göstermesi de mümkündür. Bu durumda mahkemenin verdiği kesin süre içinde bu belge getirilmezse hakim o konuda delil gösteren tarafın lehine kanaat kullanabilir.

Karar: Delillerin toplanmasından sonra dosya bilirkişiye tevdi edilir. Bilirkişi raporu yeterli görülmezse tarafların talebi ya da hakimin kendi kararı ile ikinci bir rapor da alınabilir. Akabinde mahkeme hükmünü açıklar. Kararın açıklanmasından sonraki yaklaşık bir ay içinde gerekçeli karar da yazılır. Bu kararda davacının tüm taleplerine, faiz gibi ikincil taleplere ve yargılama giderlerine dair hükümlerin olması şarttır.

Ziyaretçi Yorumları

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

Önemli Not: Sitede yer alan makalelerde yer alan bilgilerin doğrudan doğruya kişiler tarafından kullanılması sakıncalıdır. Bilgi, ipucu ve Yargıtay kararlarına ilişkin anlatımlar sadece tavsiye niteliğinde olup işbu anlatımlara dayanarak davaların asaleten takip edilmesi kesinlikle . İster ceza ister özel; hukukun her alanında olursa olsun davalarınızı alanında uzman ve tecrübeli bir avukat ile takip etmenizi öneririz. Avukatlık hizmetinin bir güven ilişkisi içermesi nedeniyle gerekli değerlendirmeyi bizzat kendiniz yapıp, sağda solda yazan "İzmir'in en iyi avukatı" gibi emarelere itibar etmeyiniz.